Yemekhane Eylemleri ve Öğrenci Gençlik Hareketinin Güncel Durumu
İstanbul Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı(SKS) 30 Aralık 2019’da yaptığı açıklama ile kahvaltı öğününün kaldırıldığını indirimli yemek hakkının ise tek öğüne indirdiğini duyurdu. Bu düzenleme ile öğlen yemeği için 3,5 TL ödeyen bir üniversiteli, gün içindeki ikinci basım için 18,5 TL ödeyecekti. Gerekçe olarak bütçenin kısıtlanmasını öne süren İstanbul Üniversitesi Yönetimi, 31 Aralık’ta 40 yemekhane işçisini de işten çıkardı.
SKS’nin yaptığı açıklamanın ardından sınıf Whatsapp gruplarında tartışan ve itiraz edilmesi gerektiğini söyleyen üniversiteliler forum Whatsapp grupları kurarak 31 Aralık’ta rektörlüğe gereken cevabı kitlesel bir şekilde verecekti: “Müşteri değil, öğrenciyiz!”
Üniversitelilerin forumları peşi sıra devam etti, tartışmalar yapıldı. Kitlesel eylemler planlandı. Forumlar devam ederken ortalıkta gözükmeyen ve kim oldukları bilinmeyen İstanbul Üniversitesi Öğrenci Konseyi, eylemlerin gelişimini durdurmak için rektörlük ağzıyla bir açıklama yaparak ‘yapılan ya da yapılacak eylemlerin bir işe yaramayacağını’ duyurdu. Atanmış Rektör Mahmut Ak’a ve atanmışın atadığı Öğrenci Konseyi’ne cevap mücadele tarafından verilecekti.
Forumlarına ve eylemlerine devam eden üniversiteliler, İletişim Fakültesi’nde yaptıkları forumun ardından topladıkları dilekçeleri rektörlüğe vermek için Merkez Kampüs’e doğru yürüyüşe geçti. Merkez Kampüs’te bulunan öğrencilerle birlikte dilekçelerini vermek isteyen öğrencilere üniversitenin kapıları rektörlük emriyle özel güvenlikler ve polis tarafından kapatıldı. Üniversiteliler tarihi ana kapıyı sallayarak üniversitesine girmeye çalıştı ardından özel güvenliğin ve polisin saldırısına uğradı. Saldırıya rağmen dağılmayan, forumlarına devam eden üniversiteliler mücadeleye devam kararıyla forumu bitirdiler.
Tarihler 6 Ocak 2020’yi gösterdiğinde, mücadele bir kez daha sonuç verecekti. İstanbul Üniversitesi, yaptığı açıklama ile kahvaltı öğününü tekrar getirerek, son düzenlemeyi iptal ettiğini duyurdu. Üniversitelilerin ortak ve kararlı duruşunun sonucu olan bu açıklama, hem biriken öfkenin patlamasıdır hem de üniversitelilerin geçiş yasaklarına, polis saldırılarına, yağmura, soğuğa rağmen sokakta olma iradesiyle elde ettikleri bir kazanımıdır!
İstanbul Üniversitesi’nin ardından Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi’nde yemekhane ve zamlara yönelik talepler, Beyazıt’ta alınan kazanımın motivasyonuyla daha gür bir sesle dile getirilmeye devam ediyor. Bu sonuç ise öğrenci gençlik hareketinin güncel durumu ve mücadele programı hakkında yeni sorular ortaya atıyor.
Öğrenci Gençlik Hareketi’nin Güncel Durumu
“Toplumsal mücadelede bir talebin kazanılması veya genel olarak başarı, büyük ölçüde, söz konusu mücadeleden çıkarı olan kesimleri birleştirmekten ve bunların ortak hareketlerini yaratabilmekten geçmektedir.”
(Devrimci Gençlik, Gençlik Hareketi ve Merkezileşme Sorunu, Ocak 1990)
Beyazıt’ta gerçekleşen yemekhane eylemleri Öğrenci Faaliyeti olarak daha önce sıklıkla vurguladığımız toplumsallaşma stratejisinin sahiciliğini ve gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur. “Güçlü bir üniversite hareketi memleket gündemini nasıl belirler; gündeme nasıl etki eder, “Bütün öğrencileri kapsayacak bir mücadele hattı nasıl kurulabilir?” sorularının cevabı Beyazıt’ta verilecekti.
Yemekhane eylemlerine öğrenci gençlik hareketi açısından bakacak olursak; yükselmesi öngörülen bir harekete öğrenci gençlik hareketi genel olarak hazırlıksız yakalanmış ve ‘kendiliğinden’ çıkan bir hareketlilik içerisinde, plan, program eksikliğinden dolayı kısmi savrulmalar yaşanmıştır. İstanbul Üniversitesi Yemekhane Eylemleri bu anlamıyla öğrenci gençlik hareketinin eksiklerini ve zaaflarını önümüze koyan bir özet niteliğinde olmuştur. Bütün sorunlar, sıkışmışlığın, alan açamamanın ve güncel ile ilişkilenememenin bir sonucu olarak şekillenmiştir.
Tekrar ediyor ve hatırlatıyoruz: Öğrenci gençlik hareketi açısından mevcut olan ve kronikleşen sorunlar toplumsallaşma stratejisiyle çözülecektir. Şu an yerel ve parçalı gelişen öğrenci eylemlerini ve çıkışı itibariyle önemli olsa da sonrası için sönümlenmeye mahkum olan kendiliğinden hareketleri toparlayabilecek, en alttakilerin sesini, sorununu dillendirecek, toplumsallaşma stratejisini temele koyan yeni bir zeminin taşlarını döşemek ve buna cesaret etmek bugünün ihtiyacıdır.
Üniversitelilerin Temsil Sorunu
İstanbul Üniversitesi Yemekhane Eylemleri, öğrenci konseyinin yaptığı açıklama ile birlikte bir sorunu daha tekrar gün yüzüne çıkartmıştır: Temsiliyet sorunu.
İstanbul Üniversitesi Öğrenci Konseyi ne olduğu, kim olduğu belirsiz kişilerden oluşmakta, öğrencinin sorununu değil rektörlüğün ihtiyacını karşılamaktadır. Yemekhane sürecinde öğrenci konseyi ve üniversiteliler arasındaki çelişki gün yüzüne çıkmıştır.
Üniversitelilerin sorunlarını, dertlerini, ihtiyaçlarını açıkça dile getirebileceği bir zeminin eksikliği apaçık ortadadır.
Üniversitelerde örnek bir konsey tipi öğrenci örgütlenmesi dediğimizde kuşkusuz herkesin aklına tek bir şey gelir: ODTÜ ÖTK
Akademik, demokratik bir örgütlenme ile 1974’te kurulan ODTÜ-DER’in ardından niteliksel bir sıçrama ile girişilen ODTÜ-ÖTK örgütlenmesi, tüm ODTÜ öğrencilerini doğal üyesi kabul etmiş, rektörlüğün yönergesi ve Üniversite Konseyi’nin kararıyla kamu kuruluşu niteliğine sahip olmuştur.
Ahmet Asena, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi için kaleme aldığı ODTÜ ÖTK yazısında şöyle demiştir: “ÖTK pratiğini yaşamış, yönlendirmiş veya yakından izlemiş hemen her kesimden insanın üzerinde hemfikir olduğu belli özellikler vardır, ama bunların arasında ikisi öne çıkar: Kitlesellik ve demokratiktik. Bunlara bağlı olarak ortaya çıkan üçüncü özellik de etkileyiciliğidir.”
Toplumsal mücadeleler, mücadele koşullarının rahat ve konforlu olduğu zamanlarda değil inandırıcılığının yüksek olduğu durumlarda yükselmiştir. Bugün öğrenci gençlik hareketi olarak İstanbul Üniversitesi’nde kazanılan sadece üç öğün yemek hakkı değil öğrenci gençlik hareketinin inandırıcılık kapasitesinin yükselmesidir.
Kuşkusuz bugün ODTÜ-ÖTK’nin aynısını yapmanın ya da inşa etmeye girişmenin değişen ve dönüşen koşullar sebebiyle bir gerçekliği olmayabilir fakat geçmişin deneyimini bugünün ihtiyaçları çerçevesinde güncelleyeceksek ODTÜ-ÖTK ciddi bir hafıza sunuyor. Atanmış öğrenci konseylerini meşruluğunu yitirdiği, üniversitelilerin itirazının yükseldiği bu dönemde bir alternatif koymak yeni bir imkanı heba etmemek açısından zorunluluktur.
Kapı Sallandı! Yüklenin, düşürelim!
Geçmişten bugüne toplumsal mücadelelerin motor gücü olan öğrenci gençlik hareketi ise öğrenci gençlik hareketinin de motor güçlerinden biri Beyazıt’tır! İnandırıcılık şansını yeniden kazanmışken, öğrenci gençlik hareketi üzerindeki ölü toprağını atmaya kararlı özneler varken, beklemeye gerek yok. Bütün inadımız ile, meşruluğumuz ile, ateşten sabrımız ile faaliyete geçme, var olanın eleştirisini yaparak alternatif oluşturma vaktidir.
Sınıf arkadaşlarımızın, aynı amfiyi paylaştığımız dostlarımızın, kantinlerde güler yüzle sohbet ettiğimiz işçilerin, yemekhanede işten atılma tedirginliği ile çalışan emekçilerin sesi olacak bir zemini hep birlikte inşa edelim!
Dar ve küçük örgütsel hesapların değil, öğrenci gençlik hareketinin, üniversitenin, demokratik, özerk, bilimsel eğitimin kazanması için ‘kendimizi’ güncellemeyi bilelim!
İstanbul Üniversitesi’nde o kapıyı hep birlikte salladık! Şimdi hep birlikte yüklenelim… Yüklenelim ki düşsünler!