Kanal İstanbul’u Bırak, Tünele Bak: Yolun Sonu Görünüyor!
Saray faşizminin yarattığı ekonomik kriz bütün yakıcılığıyla, yaşamımızın her alanında kendisini gösteriyor. Enflasyon çift haneli rakamlarda, her gün 3 kadın öldürülüyor, her gün 4 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor, hayvanlar öldürülüyor, işsizlik 55 ilin nüfusunu geçmiş durumda. Saray’ın politikaları yaşamlarımıza mal olurken, genç işsizlik yüzde 25’leri aşmışken Saray eşrafı tarafından 2011 yılında ortaya atılan ‘mega proje’ hamlesi tekrar gündeme getirildi: Kanal İstanbul!
Kanal İstanbul’u Bırak!
Saray’ın her seçim sürecinde ortaya attığı ve son günlerde de AKP-CHP arasında restleşme aracı haline gelen, 45 km uzunluğunda ve 21 km derinliğinde olan, Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinden geçecek olan Kanal İstanbul Projesi yeni bir rant yaratma ve dağıtma mekanizmasını oluştururken ciddi bir ekolojik yıkımı da beraberinde getiriyor!
Siyasal iktidarın 17 yıldır uygulamaya soktuğu inşaat odaklı büyümeye dayalı ekonomi politikaların bir adımı olan Kanal İstanbul’u anlamak için Saray’ın övündüğü ve Yap-İşlet-Devret modeliyle gerçekleştirdiği 3.Köprü, Osmangazi, hızlı tren gibi projelere bakmak yeterli olacaktır. Garanti adı altında yandaş şirketlere para akıtan, halkın sırtına daha fazla yük bindiren bu projelerde olduğu gibi Kanal İstanbul Projesi de iktidarın yandaşlarına rant sağlama projesidir.
Saray’ın yandaş şirketlere rant sağlama amacının dışında, Kanal İstanbul Projesi İstanbul’un suyundan, canlıların yaşam alanlarına kadar ciddi bir ekolojik yıkımı beraberinde getiriyor. Proje ile birlikte 1 milyar 155 milyon 668 bin metreküp hafriyat çıkması bekleniyor. Bu rakamda saatte 600 kg toz emisyonu olacağı gösteriyor. Hava kirleniyor, canlılar ölüyor, İstanbulluların içme suyuna göz koyuluyor fakat Saray ve şürekası zenginleşiyor!
Kanal İstanbul’un yapılması planlanan alanın etrafına 9 km genişliğinde imar hakkı tanınacak. 15 milyonu aşan İstanbul nüfusunu arttıracak bu hamle birçok sorununda beraberinde getirecek. Türkiye’nin en önemli ekolojik rezerv alanı ve yüzeysel su kaynaklarının bulunduğu alana yapılmak istenen Kanal İstanbul Projesi bu anlamıyla bir yok etme projesidir.
Üç aktif fay hattının bulunduğu bölgeye yapılması planlanan proje, halihazırda depreme dayanıksız olan İstanbul için tehlikeyi arttırıyor.
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın su tehlikesinde olduğunu söylediği İstanbul’un su ihtiyacının %20’sini karşılayan ikinci büyük havzası Terkos Havzası ve Sazlıdere Havzası yok olacak.
Projenin güzergahında bulunan 101 milyon 973 bin 360 metrekare tarım arazisi yok olacak. İstanbul’a ihanet ettiğini söyleyenler ihanetlerine devam ediyorlar!
Üniversitelilere burs ve kredilerde 50 lira zammı müjdeleyenler, kendilerine kepçe ile asgari ücretliye yudum ile zam yapanlar Saraylarından bildirmeye devam ediyorlar! Unuttukları şu: Saraydan verilen vaazların emekçilerin sofrasında bir hükmü yok!
Tünele Bak!
AKP’nin siyasi hayatı yapmaya çalıştıkları tüneller kadar sağlıksız durumda. Toplumsal olarak altüst oluşun yaşandığı önemli bir dönemeçte Saray faşizmi içeriden, dışarıdan, her yandan çözülüyor! Ekonomik krizle katmerlenen siyasal kriz Saray’ın sonunu ilan ediyor!
Toplumsal hegemonyasını gün geçtikçe yitiren Saray, ‘mega projelerle’ krizini gölgelemeye çalışıyor. Daha çok yıkım, daha fazla tahribat anlamına gelen projeler yandaş şirketlere rant yaratma amacının bir ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Köşeye sıkışan siyasal iktidar kendisine alan açmaya/yaratmaya, ‘güçlü ekonomi’ yalanını yapılan bina katlarıyla kanıtlamaya çalışıyor!
Yolun Sonu Görünüyor!
Saray faşizminin krizi büyük, çıkışı yok! Üniversiteliler olarak yaşam alanlarımıza yapılan saldırılara, geleceksizliğe, işsizliğe karşı örgütleniyoruz. Noktayı hep birlikte koyacağız!
İktidar için, “Aşağıdan, yukarıdan yolun sonu görünüyor!” Saray faşizminin dağılışı toplumun bütün kesimlerine olduğu gibi üniversitelileri de bir sorumluluk yüklüyor. Hazırlıklı olmak, yarını bugünden örmemiz gerekiyor! Kampüslerimizde, sınıflarımızda, meydanlarda, bulunduğumuz her alanda Saray faşizminin dağılışını birlikte örgütlemek, umutlu yarınları bugünlerden filizlendirmek için mücadeleye!
Yüklenin, düşsünler!