ÜNİVERSİTELİLERE AÇIK ÇAĞRI: GEÇİNEMİYORUZ! GELECEĞİMİZİ İSTİYORUZ, ALACAĞIZ!


“Bu dünyada yediğimiz ekmekler içtiğimiz sular/dizlerimizdeki bu güç/
derimizdeki tat/ karşı koymak içindir/kaçmak için değil.”
Turgut Uyar

Bizler, okul harçlığı için TOKİ’nin Silivri konutlarında çalışırken 8. kattan düşerek hayatını kaybeden 22 yaşındaki Neçirvan Ediş’in, geçinemediği için hamallık yapan ve asansör boşluğuna düşerek can veren Karabük Üniversitesi öğrencisi Salim Karapınar’ın, ACT Otomotiv’de çalışırken kaynak makinesinin taşındığı sırada gerekli önlemlerin alınmamasıyla trafo ile kaynak makinesinin arasına sıkışarak hayatını kaybeden Uludağ Üniversitesi öğrencisi Semih Mert’in, Onur İnşaat’a ait inşaatta işçi olarak çalışırken, ihmal nedeniyle önce elektrik akımına kapılan, sonra inşaatın en üst katından aşağıya düşerek hayatını kaybeden 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Serhat Şahin’in sıra arkadaşlarıyız! Bizler, kanser ilaçlarının temini için dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a haklı talebini ileten ve cebine para sıkıştıran bakana göz yaşlarıyla “Siz çaresizliği hiç tatmamışsınız” diyen bundan 5 yıl sonra da kanser sebebiyle hayatını kaybeden üniversiteli Dilek Özçelik’in arkadaşlarıyız! Yakınlığımız ve ortaklığımız hepimizin üniversite öğrencisi olmasıyla sınırlı değil. Bizler milyoner sayısının 8 ayda 50 bin arttığı, Saray’larda ejder meyveli smothilerle yemeklerin düzenlendiği, Cumhurbaşkanının kullandığı Saray’ın bütçesine bir yılda yüzde 233 zam yapıldığı bir memlekette bir yandan geleceğini kurmaya çalışan bir yandan da geçim derdiyle boğuşan ve bu dert uğruna canından olan üniversitelileriz!

1980 Darbesi ile başlayan ve AKP/Saray rejiminin 16 yıldır hızla uyguladığı neoliberal politikaların bir sonucu olan ekonomik krizin muhataplarıyız. Seçim meydanlarında “dış güçler, beka sorunu, milli birlik ve beraberlik” anlatısıyla gizlenmeye çalışılan ve toplumun bütün kesimlerini etkileyen ekonomik krizin etkilerini gündelik hayatımızın her alanında derinden hisseden üniversite öğrencileriyiz.

 Bilimden korkan iktidar: Akademide ihraçlar

Bilimsel, halk yararına bilgi üretmenin merkezi olan ve meşruluğunu egemen ideolojiden ayrılmasından alan akademi, siyasal baskının arttığı her dönemde iktidarların hedefi haline gelmiştir. Gerek 12 Eylül döneminde gerekse AKP iktidarının son döneminde akademiye yönelik saldırılar yoğunlaşmıştır. 12 Eylül faşist darbesinin ardından 120 akademisyen görevden alınırken 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ardından ise ihraç edilen akademisyen sayısı 4800’e çıkmıştır.

15 Temmuz darbe girişimini fırsata çeviren AKP iktidarı, sadece muhalif olduğu için dünyanın önde gelen akademisyenlerini bir gecede ihraç etmiş ve akademinin içini boşaltarak niteliksizleştirmiştir. Kürt coğrafyasında yürütülen kirli savaşa karşı yayınlanan “Bu suça ortak olmayacağız” metnine imzacı olan, haklılığı toplumsal mücadelelerle sabitlenmiş barış talebini dillendiren barış akademisyenlerine dahi tahammül edemeyen siyasal iktidar, akademisyenleri defalarca hedef göstermiş ve yargıya verdiği talimatla tutuklanmalarını emretmiştir.

Biz, 1968’de Oya Sencer’in “Türkiye’de İşçi Sınıfının Doğuşu ve Yapısı” doktora tezinin reddedilmesinin ardından üniversiteyi işgal eden Denizler, 2016’da “Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı” savunan akademisyenlerin öğrencileriydik!

İçini boşalttığınız akademiyle, yapboza çevirdiğiniz eğitim sisteminizle, dört duvardan ibaret kılmak istediğiniz üniversite anlayışıyla geçinemiyoruz!

 Anlatılan hepimizin hikayesi: Geçinemiyoruz!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 milyar 370 milyon liralık Saray’ına, 268 adet bulunan ve toplam maliyeti 54 milyon 505 bin TL olan makam araçlarından bir tanesiyle ulaştıktan sonra üniversitelilere müjdeli(!) haberi verdi: 470 TL olan KYK burs/kredileri 500 liraya çıkmıştı. Yüzde 6 zam demekti bu.

Artan gıda fiyatları, yükselen ev kiraları, ulaşım ücretleri… 500 lira bir üniversitelinin temel ihtiyaçlarını mı karşılayacak yoksa sosyal kültürel aktivitelere katılmasını mı? Üniversiteliler okulda gerekli olan ders kitaplarını mı satın alacak yoksa okumak istediği kitaplara mı erişecek? 500 lira gibi bir miktarla yukarıda sayılanların hiçbirinin tam olmayacağı tecrübe ile sabit!

Temel ihtiyaçların başında gelen barınma ihtiyacı, siyasal iktidarın böbürlenerek anlattığı, cemaat ve tarikatlara peşkeş çektiği, sözde ‘yüksek standartlı’ özde niteliksiz yurtlarla karşılanamaz. Bu yurtlar üniversitelilerin ihtiyaçlarını karşılayamamalarının yanı sıra yurtlar birçok üniversite öğrencisini çaresiz bırakmaktadır.

Ailelerinden uzakta, tanımadığı bir şehre gelen üniversiteliler devletin yetersiz politikaları sonucunda sudan çıkmış balığa dönmektedir. Fakat bu ne alın yazımız ne de mecbur olduğumuzdur! Bizler, bilimsel, özerk, demokratik, parasız bir üniversite istiyoruz ve ortak mücadelemizle hep birlikte alacağız! Saraylıların okuduğu masallar değil sokaklarda konuşulanlar ve yaşananlardır bizim hikayemiz… Bu anlatılan hepimizin hikayesidir. Gelin hikayemizi her yerde dillendirelim!

Geçinemiyoruz! Geleceğimizi istiyoruz, alacağız!

Geleceğimiz yoksa korkumuz da yok!

Toplumsal hegemonyasını yitiren AKP/Saray rejimi, bir yandan ekonomik krizin yaralarını halktan aldıklarıyla sarmaya çabalarken, içini boşaltarak niteliksizleştirdiği akademiyi kendine yakın isimlerle yeniden dizayn ederek bilimsel, özgür eğitimin önüne set çekerken, sistemin dayattığı kariyerizm bataklığıyla bizi terbiye etmeye çalışıp geleceksizlik kaygısıyla etkisizleştirmeye çalışırken, üniversitelileri ölüme, yoksulluğa, geçim derdiyle yaşamaya mahkum ederek teslim almaya uğraşırken susmamızı, hep anlatıldığı gibi ‘sadece derslerimize çalışmamızı’ istiyor. Üniversiteliler olarak peşinen söylüyoruz: Geleceğimizi çalanlara, bizi yoksulluğa mahkum edenlere sessiz kalmayacağız! Çaldığınız geleceğimizi kendi ellerimizle, gerekirse tırnaklarımızla kazıya kazıya geri alacağız!

Üniversitelilere açık çağrı

Ekonomik krizin etkilerini gündelik hayatında hisseden, niteliksiz ve yetersiz yurtlardan dolayı tacizci-tecavüzcü tarikat ve cemaat yurtlarına mahkum edilen, geleceği çalınan, sadaka gibi verdikleri burs/kredilerle geçinemeyen üniversitelileri krizi yaratanlara karşı mücadele etmeye, Faaliyet’e geçmeye çağırıyoruz!

Geleceğimiz için, parasız, eşit, bilimsel, demokratik, özgür bir üniversite için vakit mücadele vakti!

Sistemin çizdiği kalıplara uymak, yarattığı kriz içerisinde geleceğimizin kaybolup gitmesini izlemek zorunda değiliz

Geçinemiyoruz! Geleceğimizi istiyoruz, alacağız!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir