SEÇME YAZILAR|| Kâr, rekabet ve ifade özgürlüğü- FUNDA BAŞARAN( GAZETE DUVAR)
26 Eylül’de Twitter bloğunda yayınladığı bir gönderiyle 280 karakterlik tweet uygulamasını denemeye başlayacağını açıkladı. Yazının başlığı, “kendinizi ifade etmeniz için size daha fazla alan veriyoruz” olarak seçilmiş. İfade özgürlüğünün bir değer olarak tüm dünyada irtifa kaybetmeye başladığı zamanlar için gönderinin başlığı pek bir manidar kabul edilebilir.
280 karakter
Gönderi iki imza taşıyordu. İmzalardan birisi “Ürün Müdürü” ünvanı taşıyan Aliza Rosen’e diğeri ise “Kıdemli Yazılım Mühendisi” ünvanı taşıyan Ikuhiro Ihara’ya ait. Düşünceleri bir tweet’e sıkıştırmaya çalışmanın ne denli zor olduğunun söylendiği yazıda, Aliza ve Ikuhiro Twitter’ın düşüncelerini özlü bir biçimde ifade etmek ile ilgili olduğunu, bunun asla değişmeyeceğini söylüyorlar ve şimdilik 280 karakteri küçük bir grup kullanıcı ile deneyip, veri toplayacaklarını, geri bildirim alacaklarını açıklıyorlar.
Oysa başından bu yana Twitter’ın en önemli özelliği 140 karakter yani ortalama 11 kelimelik mesajların paylaşımına izin veriyor olması. Bu 140 karakter sınırlaması, başından beri Twitter’ın başarısına katkısı olan, onun en çok sevilen, en çok nefret edilen, en ilham verici, insanları bir araya getiren özelliği olarak tanımlanıyordu. Daha önce defalarca 140 karakter sınırının başlangıçta bir teknik sınırlılık olduğu, diğer yandan da Twitter’ı kullanılan cihazdan bağımsız kılmak için uluslararası mesajlaşma standardı olan 160 karakterin bir kısmını kullanıcı adı için ayırıp, geri kalanının 140 karakter olarak standart seçildiği anlatılıp durdu. Ayrıca bunun uygulamaya bir özellik kattığı ve bir ivme noktası yarattığı da defalarca söylendi.
Öyle ya da değil. Ancak gerçek olan şu ki, Twitter, Facebook, Instagram ve Youtube gibi sosyal paylaşım siteleri arasında yer alan popüler bir paylaşım sitesi. Yine herkes tarafından kabul edilebilir ki, Twitter’ın Facebook’un ve diğer paylaşım sitelerinin her birisinin farklı özelliklere ve ihtiyaçlara sahip kullanıcıları var. Facebook derdini bir yandan fotoğraflar, videolar ile anlatmanın, diğer yandan gönderilerin altına üç metrelik yorumlar yazmanın –hadi gençlerin söylediği gibi söyleyelim, “analiz kasmanın”- alanıyken, Youtube video, Instagram ağırlıklı olarak fotoğraf paylaşım alanları. Twitter ise kendisini 140 karakterde ifade etmenin yeri. Evet bu 140 karakter düşünceleri, ifadeleri tek boyutlu, klişe hale getiriyor olabilir. Ama diğer yandan da pek çoklarına göre kendisini 140 karakterde ifade etmeye çalışmak “entelektüel bir uğraş”.
140 karakter sınırı
Twitter 280 karakteri denemeye başladığını açıkladığı blog gönderisinde, Aliza ve Ikuhiro’nun anadillerinden yola çıkarak bir tartışma yürütüyor ve ilginç veriler sunuyor. 140 karakter sınırının bir sorun olduğu tespitinin ardından yazı, “İlginçtir ki, bu her yerde insanlar bir sorun değil” diyor. İngilizce tweet yazarken 140 karakterin son derece sınırlayıcı olmasına rağmen, Japonca’da aynı problemin yaşanmadığını, Japonca, Korece ve Çince gibi dillerde, aynı karakter sayısı ile İngilizce, İspanyolca, Portekizce veya Fransızca gibi diğer birçok dilde mümkün olanın iki katı kadar enformasyonun iletebildiğini vurguluyor.
Burada ilginç olabilecek bazı istatistikler var. Örneğin Japonca tweetlerin büyük bir kısmının 15 karakter, İngilizce tweetlerin ise 34 karakter olması gibi. Yine 140 karakter sınırına ulaşan Japonca tweetlerin oranı sadece yüzde 0,4 iken, İngilizce tweetlerin yüzde 9’unun 140 karaktere ulaşması gibi. İşte bu noktada Twitter “Dünyanın dört bir yanındaki herkesin kendisini Twitter’da kolayca ifade etmesini” istediğini, bu nedenle de 140 karakter sınırını 280’e çıkarmak için denemelere başladığını açıklıyor.
Trump bile kurtaramadı
Yazı 280 karakterlik tweet denemelerini duyururken, (“başlangıçta Twitter Japonlar için mi yapılmıştı?”, “Neden Japonca yazanlar ile İngilizce yazanları eşitlemek bu denli önemli?”, “Sınır 280 karakter olunca, Japonca kullananlar yine kendilerini ifade için daha fazla alana sahip olmuyor mu?” gibi saçma sorular açığa çıksa da) kendi içerisinde belli bir tutarlılığa sahip açıklamalar yapıyor. Ancak Twitter kullanıcılarının şu ana kadarki geri bildirimlerinin çoğu olumsuz görünüyor. İronik yorumların bir kısmı ise, Donald Trump üzerinden yapılıyor. Çok paylaşılan bir tweet, iki katına çıkan karakter sınırının, Trump’ın dikkat süresini de iki katına çıkartabileceğini söylüyor.
Trump’ın Twitter kullanımı ve çok bilinen Facebook düşmanlığı daha önceden de tartışmalara konu olmuştu. Hatta bazı yorumcular Twitter’ın Trump gibi dünyanın en çok takip edilen adamının kullanıcıları olmasını bir avantaja çeviremediğini, bunun üzerinden kârlarını arttıramadığını söylemişti. Buna gerekçe olarak ise 2016 yılının son çeyreğinde, Twitter kullanıcılarının sayısının artmasına rağmen, şirketin kârının bir önceki yıla göre 90 milyon dolar düşmesini göstermişlerdi. Aslında geçtiğimiz aylarda yapılan bu yorumlar, 280 karakterlik tweet denemesinin de arka planına dair ipucu veriyor.
Farklı olmak ile kârlı olmak
Twitter’ın diğer sosyal paylaşım siteleri ile rekabet için önceki yıllarda gerçekleştirdiği fotoğraf, video paylaşımı, Twitter’ın bir reklam platformu olarak daha esnek hale getirilmesi çabaları yeterli olmamış olmalı ki son çare olarak 280 karakter sınırının denenmesine girişildi. Yani farklı olma ve diğer sosyal paylaşım platformları ile rekabet arasındaki dengeyi tutturabilmek Twitter için olanaksız hale geldi.
Twitter bu dengede 280 karakter sınırlaması ile rakiplerine benzemeye hazırlanırken, bir yandan da açıklamasında tam bir çelişki olarak gözüken “Twitter özlülük üzerine kurulmuştur” ve “bu hiç değişmeyecek” cümlelerinden vazgeçmiyor. Çünkü şirket biliyor ki şu anda var olan milyonlarca kullanıcısına hitap eden özellik tam da bu. Bağlantıları, resimleri ve kısa bir videoyu içeren kısa bir mesaj oluşturabilir ve diğer Twitter kullanıcıları ile paylaşabilirsiniz. “Arkadaşları” düzenlemek zorunda değilsiniz ve aldığınız tüm tepkilerden ve yanıtlardan hoşlanmamanıza rağmen, postanızı istediğiniz kitleye ulaştırmayı başarabilirsiniz.
Asıl sorun rekabet ve kâr
Tam da bu özellikler, Twitter’ın işletme modelini kararsız kılıyor. Şirket, kullanıcıların ücretsiz olarak aldıkları hizmetleri sağlamak için büyük miktarda para harcıyor ancak reklamlar ve ücretli içerikten yeterince para kazanamıyor. Çünkü Twitter kullanıcıları timeline’larında çok fazla sayıda istemedikleri şey görürlerse Twitter’dan ayrılabiliyor ya da bu içerikleri susturabiliyorlar. Bu nedenle, Twitter, Facebook ile arasında kurulma tarihi açısından sadece iki yıl olmasına rağmen, kârlılık ve gelir itibariyle Facebook’un sadece 13’te birine tekabül ediyor. Buradan bakınca 280 karakter denemesi, şirketi diğer sosyal paylaşım şirketleri ile karşılaştırıldığında, kârsız kılan iş modelinin artık terk edilmeye çalışıldığını da ifade ediyor.
Sonuçta Twitter kullanıcı eleştirilerinden daha büyük sorunlarla yüzleşiyor gibi görünüyor. Bir sosyal paylaşım alanının kâr odaklı olarak işletilmesi için kullanıcılarının çoğunun ihtiyaç duymadığı bir özelliği deniyor ve muhtemel ki bunun reklam ve ücretli içerik üzerinden gelirlerini arttıracağını umuyor.