Öğrenci Faaliyeti Çevirileri | Lenin Yüzyılı: Dünya Tarihini Değiştiren Adam – Owei Lakemfa
‘’Lenin dünya tarihinin akışını değiştiren sıradan bir adamdı; hayatı, insanlığa ışık tutmaya devam ediyor.’’
Bolşevikler, iki yıl içinde Büyük Ekim Devrimiyle ülkeyi fiilen ele geçirdiler. Böylece Lenin, Marx’ın teorisini pratiğe dönüştürmeyi başardı. Rus Devrimi dünya çapında pek çok devrime ilham verdi. Bunlar arasında Mareşal Tito önderliğindeki Yugoslavya, Romanya, Çekoslovak (şimdiki Çek ve Slovak Cumhuriyetleri) ve Polonya devrimleri ile Doğu Avrupa’daki devrimler de vardı.
Vladimir İlyiç Ulyanov, hayattaki tutkusu insanların başkaları tarafından sömürülmesini engellemek olan basit, dosdoğru bir adamdı. Hayatı her türlü çalışmayla, insan aklının gücüyle, azmini gizleyen sadeliğiyle, Ekim Rus Devrimine yol açan cüretiyle ve ırk, cinsiyet, bölge ve din ayrımı gözetmeksizin insanlığa duyduğu sevgiyle karakterize edildi.
Lenin dünyayı değiştirmek için yola çıkmadı ancak etrafındaki dünya değiştiğinde, Lenin dünyayı değiştirmek için bir katalizör oldu. Çocukluğu korunaklı geçti ve Mart 1887’de 17. doğum gününden bir ay önce Zooloji öğrencisi olan ağabeyi Alexander, Çar Alexander III’ü bombalama planına karıştığı için tutuklanana kadar dünyayla ilgilenmiyor gibi görünüyordu. Alexander Ulyanov iki ay sonra asıldı.
Lenin birkaç ay sonra Kazan Üniversitesi’nde Hukuk okumak için kabul alarak yoluna devam etmeye çalıştı ancak bir öğrenci protestosuna katıldığı için birkaç ay içinde okuldan atıldı. Başka bir kabul alamadı, Petersburg Üniversitesi’nde dışarıdan aday olarak okumak zorunda kaldı ve 1891’de mezun oldu. Ancak Çarlık monarşisinin radarında kalmaya devam etti ve Petrov ya da K. Tulin gibi takma adlar kullanarak tutuklanmaktan kurtulmaya çalıştı. Üç yıl sonra, bir yıllığına hapse gönderildi ve ardından Sibirya’ya taşındı sonrasında 1900’de serbest bırakıldı. Daha sonra Sibirya’daki Lena Nehri’nden esinlenerek Lenin takma adını aldı.
Cezasının tamamlanmasının ardından Lenin sürgüne gitti ve 1905’teki başarısız ayaklanma sırasında yaptığı kısa bir ziyaret dışında, 1917 Rus Devrimine liderlik etmek için geri dönmeden önce 17 yılını yurtdışında geçirdi.
Karl Marx, Marksizm olarak bilinen devrimci teoriyi geliştirmişti. Ancak Marx 14 Mart 1883’te vefat etmişti ve Avrupa ile ABD’nin dünyanın diğer bölgelerini sömürge haline getirmek için bir araya geldiği 1884/85 Berlin Konferansı’na tanık olmamıştı. Bunun Marx’ın ustalıkla analiz ettiği kapitalist sistem üzerinde önemli bir etkisi oldu. Lenin, Marx’ı inceleyerek teoriyi yeni gerçeklikler bağlamında genişletti ve insanlığın daha yüksek bir sistem olan emperyalizmi inşa etmek için kapitalist sistemin üst aşamasına geçtiği sonucuna vardı. Bunun bir oligopol çağı olduğunu, birkaç ülkenin sermaye biriktirdiğini ve bunu yeni sömürgelere ihraç ettiğini öne sürdü. Ulaştığı sonuçları Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması başlıklı bir kitapta yayınladı. Lenin, karmaşık görünen şeyleri basit bir üslupla açıklarken şöyle diyordu: “Eğer emperyalizmin mümkün olan en kısa tanımını yapmak gerekirse, emperyalizmin kapitalizmin tekelci aşaması olduğunu söylememiz gerekir.”
Devlet ve Devrim adlı kitabında Marksizm konusundaki praksisini şöyle açıklıyordu: “Büyük devrimcilerin yaşamları boyunca, ezen sınıflar sürekli olarak onların peşine düşmüş; teorilerini en vahşi kötülükle, en öfkeli nefretle ve en vicdansız yalan ve iftira kampanyalarıyla karşılamışlardır. Ölümlerinden sonra, onları zararsız ikonlara dönüştürmek, deyim yerindeyse kanonlaştırmak ve ezilen sınıfların ‘tesellisi’ için onları kandırmak amacıyla isimlerini bir ölçüde kutsama girişimlerinde bulunulurken aynı zamanda devrimci teorinin özü çalınır, devrimci yanı köreltilir ve bayağılaştırılır.”
Rusya’da çoğu kişi oyalanırken Lenin, pek çok kişinin kuramsallaştırdığı sosyalist devrimi gerçekleştirme fırsatını gördü. İktidarın sokakta yattığını, dolayısıyla meselenin teori değil onu almak için savaşmak olduğunu analiz etti. Lenin, birkaç gün içinde hükümeti düşüren silahlı bir saldırıya önderlik etti. Onun teorisi şuydu: “Hiçbir şeyin olmadığı on yıllar vardır ve on yılların gerçekleştiği haftalar vardır.” O günler, Rusya’yı ve dünya siyasetini değiştiren günlerdi.
Bolşevikler, iki yıl içinde Büyük Ekim Devrimi olarak bilinen olayla ülkeyi fiilen ele geçirdiler. Böylece Lenin, Marx’ın teorisini pratiğe dönüştürmeyi başarmış oldu.
Rus Devrimi, dünya çapında pek çok devrime ilham kaynağı olmuştur. Bunlar arasında Mareşal Tito önderliğindeki Yugoslavya, Romanya, Çekoslovak, şimdiki Çek ve Slovak Cumhuriyetleri, ve Polonya devrimleri ile Doğu Avrupa’daki devrimler de vardı.
Marksizm-Leninizm, 1949 Çin Devrimini ve Maoizm olarak bilinen akımı doğurmuştur. Vietnamlılara Fransız sömürgeciliğini kovmaları ve Amerikan işgal güçlerini yenmeleri için ilham verdi. Nikaragua ve Venezüella Devrimleri de dahil olmak üzere Latin Amerika ülkelerinin de isyanlarına yol açtı.
‘’Benim başkanlığını yaptığım Konferans Koordinasyon Komitesi’ne göre amaç; Marksizm-Leninizm’i; neoliberalizm, çok taraflılık, BRICS gibi oluşumların yükselişi, küreselleşme ve çağdaş dünyayı analiz etmek için bir araç olarak özellikle incelemek; Sosyalist Blok’un neden çöktüğünü ve Marksizm-Leninizm’in Afrika’daki mevcut demokrasi ve azgelişmişlik sorunlarını analiz etmede, anlamada ve bunlarla mücadele etmede için kullanılıp kullanılamayacağını ve bugün hala özgürleştirici ve geçerli olup olmadığını incelemekti.’’
İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail gibi pek çok Batı ülkesi apartheid‘ı desteklemiş, ırkçıların nükleer silahlar üretmesine yardımcı olmuş ve Nelson Mandela, Walter Sisulu ve Ruth First gibi özgürlük savaşçılarını “terörist oldukları” gerekçesiyle hapsetmeleri ya da öldürmeleri için onları teşvik etmiştir. Buna karşılık, Marksizm-Leninizm’den etkilenen ve feshedilmiş olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği de dahil olmak üzere sosyalist ülkeler, kurtuluş savaşçılarını destekledi. Leninizm’in bu takipçileri sayesinde Cezayir, Gine Bissau, Cape Verde, Mozambik, Angola, Zimbabve, Namibya ve Güney Afrika dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesi özgürlüğüne kavuştu.
30 Ağustos 1918’de Lenin, Fannie Kaplan adında bir kadın tarafından vuruldu. Hiçbir zaman tam olarak iyileşemedi. 21 Ocak 1924’te 53 yaşında öldü. Ölümünün yüzüncü yılı münasebetiyle, 22-23 Ocak 2024 tarihlerinde Nijerya’nın Abuja kentinde fikirleri üzerine uluslararası bir konferans düzenlenecek. Konferansın teması ise “Lenin, Leninizm, Afrika ve Dünya” olacak.
Lenin dünya tarihinin akışını değiştiren, sıradan bir adamdı; hayatı, insanlığa ışık tutmaya devam ediyor.