#Korona Günlerinde Kitap | Bana Beyaz Bir At Getirin – Azad Sağnıç
Erzurum’da Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra Erzurum Eğitim Enstitüsü’ne kayıt yaptıran ve Türkçe öğretmeni olacak Cemil Bey’le Güler Hanım’ın 6 çocuğundan birisiydi Orhan. Kitapta kardeşi Sevgi Keskin Akın’ın da söylediği gibi “onurlu bir anne babanın” oğluydu.. Onuruyla yaşayacak, Devrimci Yol saflarında dövüşecek, Diyarbakır Cezaevi’nde 5 No’lu zindanda “Yaşatır Ölüm” sloganıyla ölümsüzleşecek onurlu, devrimci bir hayatın adı olacaktı Orhan Keskin..
“Bana Beyaz Bir At Getirin”
1984’teki ölüm orucunda yaşamını yitiren Devrimci Yolcu Orhan Keskin’in ilk gençlik yıllarından Devrimci Yol’un Kürdistan’da örgütlenmesini Orhan Keskin’in ailesi ve yoldaşlarının anlatımıyla bizlere hazırlayan Azad Sağnıç, kitabın alt başlığını “Bana Beyaz Bir At Getirin” olarak belirlemiş. Bu başlık Orhan Keskin’in ölüm orucundayken hücreyi dolduran cümlelerinden alınmış bir söz. İlk gençlik yıllarından itibaren babasının Orhan’a en iyi atı vermesiyle ve amcaoğlu Nurbay Keskin ile birlikte köyden uzaktaki suya yüzmeye gitmeleriyle başlamıştı Orhan’ın at sevdası. Diyarbakır Cezaevi 5 No’lu zindanda Orhan Keskin ile birlikte ölüm orucunda bulunan Recep Maraşlı bu sözün hikayesini kitapta şöyle anlatıyor: “Otuzlu günlerin sonunda Orhan sık sık kusmaya, baygınlık geçirmeye başladı. Geceleri acı acı inliyor yüksek sesle sayıklıyordu. Bu bağırma sanrılarının bütün koğuşu inleten sözü çok ünlüydü: “Bana Beyaz Bir At Getirin”.” Orhan’ın beyaz bir at istemesinin sebebi Yaşar Kemal’in o ünlü “O iyi insanlar, o beyaz atlara bindiler ve gittiler” sözüne dayanıyordu belki de.
Orhan Keskin 19 yaşındayken ablası İpek Keskin’in evinde her hafta yapılan siyasi toplantılarla birlikte sonradan Devrimci Yol’a dönüşecek çevrelerle ilk teması kurmaya başladı. Tatvan’da o dönemde etkin olan Kürt Hareketi’nden Özgürlük Yolu ve Rızgari’ye karşı Orhan kendi ideolojik yapısını ve Devrimci Yol tarzını geliştirdi. Hatta yapılacak TÖB-DER seçimlerine bir liste hazırlamaları için ablası ve arkadaşını Orhan örgütler.
Devrimci Yol Kürdistan’da
Diyarbakır’da Devrimci Gençlik’in faaliyet yürütülmesi için adım atılıyordu. Toplumsallaşmayı kendine ilke edinerek öğrencilerin sorunlarıyla dayanışma kurarak ilmek ilmek örülen ilişkilerle başlayacaktı Devrimci Gençlik örgütlenmesi. Diyarbakır’da Orhan Keskin’in de içinde bulunduğu ekip örgütlenme çalışmalarını sürdürürken Ankara-İstanbul arasında anlaşmazlık daha sonra Devrim Yol-Devrimci Sol ayrışmasına dönüşecekti.
Orhan’ın “Kürt Meselesiyle” ilgili yerellik vurgusu ve hazırladığı broşürün merkezde tepkiyle karşılanmasını bütün çıplaklığıyla, o zamanın en yakın tanıklarıyla anlatan kitap “resmi tarihten” farklı olarak samimi bir Devrimci Yol anlatısını okurlarla buluşturuyor aynı zamanda Diyarbakır surlarına Kürtçe sloganları Devrimci Yol imzasıyla asılan pankartlardan korsan gösterilere kadar Devrimci Yol’un Kürdistan’da var olmasını gözler önüne seriyor.
5 No’lu Zindanına Giden Cezaevi Günleri
Bir çatışmada yakalanan Orhan Keskin Mardinkapı semtinde bir cezaevine götürüldükten sonra kardeşi İpek Keskin’in anlatımıyla ailesine şöyle diyordu.: “Beni merak etmeyin. Ben çok iyiyim. Ankara’dan buraya gelmeyin. Buralarda perişan olmayın.” Böylesine ince ruhlu bir devrimciydi Orhan Keskin.. Baskılarla, işkencelerle konuşmaya zorlanan Devrimci Yolcular bunlara rağmen konuşmamışlar ve cezaevinde olumsuz olabilecek bir davranış sergilememişlerdi. İşkenceler devam ederken Orhan 11 Eylül günü yani 1980 darbesinden bir gün önce yoldaşlarının isteğiyle 5 No’lu zindana getirilmişti.
“Yaşatır Ölüm!”
5 No’lu zindanda süregelen direnişte açlık grevi ve ölüm orucu tartışması yaşanmış daha sonra “Yaşatır ölüm” sloganıyla ölüm orucu somutlaşmıştı. Slogan üzerinde ayak üstü hararetli tartışmalar yaşanmış ve ölüm orucu mantığını en iyi yansıtacağı düşünülen “Yaşatır Ölüm” sloganında ortaklaşmıştı. Orhan’ın yoldaşı Recep Maraşlı şöyle anlatıyor: “Bazı öncüler kendini feda ederek, kendi ölümleri üzerine diğerlerinin hiç olmazsa asgari biçimde insanca yaşamalarını sağlayacaktı.”
Yaşatmak için ölecek kadar fedakar ve devrimci bir duruş sergilemişti Orhan ve yoldaşları. Devrimci Yol’un yaşatmak için ölümü göze alan inançlı fedakar kadrolarını tanımak ve gerçek yoldaşlık hukukunu gözler önüne seren Azad Sağnıç’ın hazırladığı bu kitap okurları başka dünyalara taşıyacak ve en önemlisi Devrimci Yol’un “Kürt Meselesi’ne” bakışını net şekilde ortaya koyacaktır.