Marmaray Askı Eylemi Üzerine: Toplumsal Olanı Siyasallaştırmak
Elazığ’da meydana gelen 6.8’lik depremin ardından, 1999 yılında sadece 1 yıllığına getirildiği söylenen fakat 21 yıldır toplanan, “Deprem Vergisi” olarak bilinen Özel İletişim Vergisi’nden toplanan 67 milyar TL’nin akıbeti toplumun geniş kesimleri tarafından sorgulandı. Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın depremin hemen ardından yaptığı “yardım çağrısı” bu sorgulamanın tonunu arttırdı.
12 bin dolara boğaz manzaralı ve yüzme havuzlu ahşap köşk kiralayan, yöneticilerinin maaşı dört yılda %461 artan, vergiden ‘kaç(ın)mak’ için paraların bir kısmını tecavüzcü Ensar Vakfı’na aktaran Kızılay’ın yardım dilenmesi, tüm bu yapılanları düşününce, şaşılacak bir durum değil elbette. Elazığ Depremi’nde yaraları saran üniversitelilerin, emekçilerin, ezilenlerin dayanışmasıydı AKP’nin arka bahçesi haline gelen Kızılay’ın politikaları değil.
AKP’nin Yağma ve Talan Siyasetini ‘Askı’ya Aldık!
29 Ocak 2020 Çarşamba günü Öğrenci Faaliyeti olarak, uzmanların uyarılarına rağmen ısrar edilen, yeni rant alanları yaratma ve israf projesi olan Kanal İstanbul’a karşı ve deprem vergilerinin akıbetini soran bir eyleme imza attık.
Marmaray’ın yolcu tutacak yerlerine ‘Deprem Vergileri Nerede?’ başlığıyla astığımız ve ‘Son 20 yılda toplanan 70 milyar deprem vergisinin akıbeti bilinmezken, deprem bölgesine yapılmak istenen Kanal İstanbul’a ayrılan bütçe 76 milyar. Deprem değil, rant ve talan siyaseti öldürür.’ İfadelerine yer verdiğimiz eylemimiz gerek sosyal medyada gerekse de yazılı basında ciddi bir yankı buldu. Sosyal medya hesaplarından birçok yurttaş eylemimizi paylaşarak başlattığımız sesin daha gür yayılmasını sağladı.
Sadece İstanbul’u değil Türkiye’yi ilgilendiren ve Saray faşizminin ‘neoliberal çılgınlığının’ son raddesi olan Kanal İstanbul Projesi’ne ve depremin değil rant, talan ve yağma siyasetinin bir sonucu olan ölümlere, alınmayan önlemlere dair yaptığımız bu eylemimizin yankı bulması kuşkusuz tesadüf değil. Hatta öyle ki bize bu dönem ihtiyaç duyulan eylemliliğe dar birtakım ipuçları da veriyor.
Güncel konjonktürü okumaya çabalayan ve memleketin mevcut politik hattı içerisinde sınırları genişletmeye çalışarak devinen bir hareket tarzının sonucu olan askı eylemi, güncel toplumsal sorunları siyasallaştırma çabası sebebiyle bu kadar yankı bulmuştur.
Güncel Toplumsal Sorunları Siyasallaştırmak
Toplumun her kesimi tarafından bilinen ve hissedilen sorunların siyasal bağlantılarını işaret ederek ve açıklayarak belli bir süreklilik içerisinde yapılan müdahalelere ihtiyacımız olduğu açık. Kısacası, toplumsal olanı siyasallaştırarak, öğrenci gençliğin yaratıcılığıyla harmanlanmış eylem biçimlerinin yankı bulması şaşırtıcı değildir. Marmaray askı eyleminin alametifarikası da işte bu niteliktir.
Öğrenci gençlik hareketinin toplumsal olanı siyasallaştıran ya da siyasal olanı toplumsallaştıran tarzını büyütebilirsek, güncel siyasal moment içerisinde yaptığımız müdahaleler kurucu bir niteliğe sıçrayacaktır. Bu nitelik öğrenci gençlik hareketinin yarınını kurmaya adaydır.
Kırılmaları, dönüşümleri ve buralardan oluşacak değişim rüzgarını arkasına alacak bir öğrenci gençlik hareketi, dinamizm yaratma ve var olan dinamizmi başka alanlara taşıyacak potansiyeli barındırması sebebiyle genel siyasal ve toplumsal muhalefet için de büyük bir öneme haizdir.
Sonuç Yerine
Öğrenci Faaliyeti olarak Marmaray askı eyleminin ardından Kızılay Kadıköy Şubesi’ni ‘ziyaret’ ederek: “Kızılay’dan beklenen: Bağışları halk için kullanması
Kızılay’ın yaptığı: Bağışları tecavüzcülere aktarmak, lüks binalar kiralamak!” mesajımızı bıraktık. Yaşamaya, insana, doğaya, hayvanlara düşman olanların karşısında sözümüzü yaratıcılığımızla harmanlayıp söylemeye devam edeceğiz!